TC ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRESİ

TC ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRESİ

DOSYANO :2021/ KARARNO :2021/

TÜRK MİLLETİ ADINA İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ANTALYA ….. İCRA HUKUKMAHKEMESİ TARİHİ :24/11/2020 NUMARASI : ……………………………. DAVACILAR : ……………….. VEKİLİ : ………………………. DAVALI :…………………………….. VEKİLİ : DAVANINKONUSU :Takibin Taliki Veya İptali İCRADOSYASI :Antalya Genel İcra Müdürlüğünün …….. Esas KARARYAZIMTARİHİ :01/04/2021

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde istinaf yolu ile tetkikinin istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için düzenlenen inceleme raporu dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile ilamsız icra takibinde borçluların icra mahkemesine şikâyet yoluyla yaptıkları başvurularında, şikâyetçi şirketlerin asıl borçlu, şikâyetçi gerçek kişinin icra kefaleti nedeniyle borçlu olduğunu, takip konusu çekin ibraz tarihine göre altı aylık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, defalarca zamanaşımı süresinin dolduğunu, şikâyetçi gerçek kişinin icra kefaletinin yasaya uygun olmadığını ileri sürüp takibin iptaline ve icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.

Alacaklı vekili özetle zamanaşımı süresini kesen işlemler yapıldığından bahisle şikâyetin reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.

Mahkemece “Dava İİK’nın 71/2 maddesi göndermesi ile aynı kanunun 33/a maddesi gereğince zamanaşımı nedeni ile icranın geri bırakılması davasıdır. Antalya ….. İcra Müdürlüğü …… esas sayılı dosyası incelenmiştir. Borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olarak İİK’nun71/2 ve 33/a maddelerine dayalı zamanaşımı isteminin incelenmesi, bu istemin belli bir sürede ileri sürülmesi koşuluna bağlı değildir.6762 Sayılı TTK.’nun726.maddesini değiştiren 6273Sayılı Kanunun 7.maddesinin yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde zamanaşımı süresi 6 ay olup, ibraz süresi 03.02.2012 tarihinden sonra dolan çeklerde ise zamanaşımı süresi 3 yıldır. Takip dayanağı çeklerin tanzim tarihi itibariyle yürürlükte olan mülga 6762 sayılı TTK’nun 662. maddesinde zaman aşımını kesen sebepler “dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi” şeklinde sınırlı olarak sayılmıştır. Ayrıca alacaklı tarafından icra takibinin devamını sağlamaya yönelik olarak yapılan icra takip işlemleri de zamanaşımını keser. TTK’nun 663/2. maddesine göre ise, zamanaşımının kesilmesi ile kesildiği tarihten itibaren yeni bir süre işlemeye başlar. Somut olayımızda 20/04/2011 vadeli çekin 6 aylık zamanaşımı süresi içerisinde takibe konulduğu, sonrasında dosyada pek çok icr takip işlemi yapılmış olup her bir işlemin zamanaşımını keserek yeniden başlamasına neden olduğu,hal böyle iken zamanaşımı süresi dolmamış olup” şeklindeki gerekçeyle şikâyetin reddine karar verildiği görülmüştür.

Şikayetçilerin vekili tarafından 23.01.2012 tarihli haciz talebin den aynı nitelikteki 06.05.2013 tarihli Talebe kadar borçlu şirket .yönünden hiçbir esaslı takip işlemi yapılmadığı,02.10.2012 tarihli menkul satış talebinden 06.05.2013 tarihine kadar diğer borçlu şirket . yönünden hiçbir esaslı takip işlemi yapılmadığı, 06.05.2013 tarihinden 06.02.2016 tarihli malvarlığı haciz talebine kadar borçlu şirket . yönünden hiçbir esaslı takip işlemi yapılmadığı, 09.10.2014 tarihli fiili haciz talebinden 22.04.2015 tarihli muhafaza talebine kadar diğer borçlu şirket yönünden hiçbir esaslı takip işlemi yapılmadığı, her iki borçlu şirket yönünden 04.08.2016 tarihli malvarlığı haciz talebinden 22.07.2017 tarihli malvarlığı haciz talebine kadar borçlu şirket yönünden hiçbir esaslı takip işlemi yapılmadığı, 04.08.2016 tarihli Mal varlığı haciz talebinden 03.03.2017 tarihli menkul satış talebine kadar diğer borçlu şirket .yönünden hiçbir esaslı takip işlemi yapılmadığı, 22.07.2017 tarihli malvarlığı haciz talebinden 23.06.2020 tarihli davamıza kadar her iki borçlu şirket yönünden de hiçbir esaslı takip işlemi yapılmadığı,icra kefilliği yoluyla dosyaya 22.09.2017 tarihinde borçlu olarak eklenen şikayetçi ………’nın 27.09.2017 tarihinde ödeme taahhüdü alındıktan sonra 22.10.2018 tarihli taahhüdünden başlamak üzere son 3 taahhüdünü ödemediğinden bahisle Antalya …. .İcra Ceza Mahkemesi ……. E. Sayılı dosyası üzerinden şikayette bulunulmasına rağmen 22.10.2018 tarihinden 29.06.2019 tarihli malvarlığı haciz talebine kadar borçlu/kefil yönünden hiçbir esaslı takip işlemi yapılmadığı ve 29.06.2019 tarihli malvarlığı haciz talebinden 17.06.2020 tarihli malvarlığı haciz talebine kadar Borçlu/kefil yönünden hiçbir esaslı takip işlemi yapılmadığı, buna göre davaya konu çekin her üç borçlu müvekkil yönünden de birden fazla kez 6 aylık zamanaşımı süresini doldurduğunun sabit olduğu, şikâyetin kabulüne karar verilmesi gerektiği ileri sürülerek istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.

İİK’nin 71/2. maddesinde; “Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, 33/a maddesi hükmü kıyasen uygulanır” hükmüne, İİK’nun 33/a-1. maddesindede;“ilamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir” hükmüne yer verilmiştir.

Görüldüğü üzere,borçluların takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olarak İİK’nun71/2. ve 33/a maddelerine dayalı zamanaşımı isteminin incelenmesi, bu istemin belli bir sürede ileri sürülmesi koşuluna bağlı değildir(HGK’nin04.11.1998tarihve1998/12-763E.,1998/797K.sayılıkararı.).

6762 sayılı TTK’nin 726.maddesinde, çek için düzenlenen zamanaşımı süresi 6 ay iken 03.02.2012 tarih ve 28193 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren 6273 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle bu süre üç yıla çıkarılmıştır. Yine 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nin 6273 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile değişik 814. maddesine göre de çeklerde zamanaşımı süresi üç yıldır. 6762 sayılı TTK’nin 726. maddesini değiştiren 6273 sayılı Kanun’un 7. maddesinin yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde zamanaşımı süresi 6 ay,ibraz süresi bu tarihten sonra dolan çeklerde ise 3 yıldır.

Somut olayda, takibe dayanak belge,kambiyo senedi niteliğini haiz çektir. Keşide tarihi 20.04.2011 olup,ibraz süresi 03.02.2012 tarihinden önce dolduğundan, 6 aylık zamanaşımı süresine tâbidir.

6762 sayılı TTK’nin 730/18.maddesi göndermesi ile çekler hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 662. maddesine göre zamanaşımı, dava açılması, takip talebinde bulunulması davanın ihbar edilmesi ve alacağın iflas masasına bildirilmesi sebepleriyle kesilir.Başlatılan takipte zamanaşımı süresince, alacaklının, icra dosyasında takibin devamını sağlayıcı nitelikte taleplerde bulunması ve takibi işlemsiz bırakmaması gerekir.

İİK’nin 38. maddesine göre, icra dairesindeki kefaletler, ilam mahiyetini haiz belgelerden olup, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. İİK’nin 39. maddesine göre de ilama müstenit takip, son muamele tarihi üzerinden on sene geçmekle zamanaşımına uğrar.

İcra kefillerinin taahhüdü, kambiyo taahhüdü niteliğinde bulunmadığından, onlar bakımından uygulanacakzamanaşımı,kambiyosenetlerinemahsushacizyoluylayapılantakiptekidayanakbelge (çek) için TTK’nin ilgili hükümleri gereğince uygulanması gereken 6 aylık zamanaşımı süresi değildir. İcra kefilinin borcunun icra kefaletinden kaynaklandığı, icra kefaletinin ise İİK’nin 38. maddesinde belirtilen ilam niteliğinde bulunduğu tartışmasız olup, bu gibi hallerde İİK’nun 39. maddesinde belirtilen 10 yıllık zamanaşımının uygulanacağı tabiidir.

Somut olayda şikâyetçi borçlu/kefil………..’lin, 22/09/2017 tarihinde icra kefili olduğu, icra emrinin 26/09/2017 tarihin de tebliğ edildiği anlaşılmıştır. O halde mahkemece, icra kefili olan borçlu /kefil ………. Hakkındaki zamanaşımı şikayetinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.

Borçlu şirket yönünden, alacaklının 28/06/2011 tarihinde takip başlattığı, ödeme emrinin 30/06/2011 tarihinde tebliğ edildiği, alacaklı vekilinin 11/10/2011 tarihinde haciz ve muhafaza yapılmasını, üçüncü kişiye haciz ihbarnamesi gönderilmesini, tapu ve trafik kaydına haciz konulmasını, 06/05/2013 tarihinde birinci haciz ihbarnamesi gönderilmesini talep ettiği, bu iki tarih arasında borçlu şirket yönünden zamanaşımı süresine kesen işlem yapılmadığı,11/04/2014 tarihinde haciz talep edildiği, bu tarihten sonra 04/05/2015 tarihinde diğer borçluya ait hacizli malların muhafaza için diğer borçlu adresine gidildiğinde borçludan taahhüt alındığı tarihe kadar altı aylık zamanaşımı süresinin dolduğu, 04/08/2016 tarihinde araç, taşınmaz ve posta hesabına haciz konulmasını, 22/07/2017 tarihinde araç, taşınmaz ve posta hesabına haciz konulmasını talep ettiği, bu iki tarih arasında altı aylık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla borçlu şirket yönünden zamanaşımı şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu anlaşılmıştır.

Borçlu diğer şirket yönünden, alacaklının 28/06/2011 tarihinde takip başlattığı, ödeme emrinin 01/07/2011 tarihinde tebliğ edildiği, alacaklı vekilinin 11/10/2011 tarihinde haciz ve muhafaza yapılmasını, üçüncü kişiye haciz ihbarnamesi gönderilmesini,tapu ve trafik kaydına haciz konulmasını talep ettiği, 13/01/2012 tarihinde borçlu adına araç kaydı bulunması halinde haciz konulmasını, 01/02/2012 tarihinde borçlunun ortağı ………… haciz ihbarnamesi gönderilmesini, 14/05/2012 tarihinde ikinci haciz ihbarnamesi gönderilmesini ve 11/10/2011 tarihinde haciz edilen malların muhafaza altına alınmasını, 10/09/2012 tarihinde 11/10/2011 tarihinde haczedilen malların muhafaza altına alınmasını ve borçluya 103 davetiyesi tebliğ edilmesini, 02/10/2012 tarihli dilekçesiyle 11/10/2011 tarihinde haczedilen malların satışının yapılmasını, 06/05/2013 tarihinde birinci haciz ihbarnamesi gönderilmesini talep ettiği, 02/10/2012-06/05/2013 tarihleri arasında zamanaşımını kesen işlem yapılmadığından zamanaşımı süresinin dolduğu, alacaklı vekilinin 07/10/2013 tarihinde araç ve posta hesabına haciz konulmasını, 26/11/2013 tarihinde menkul mal haczinin yapılmasını, 11/04/2014 tarihinde haciz ve muhafaza işlemi yapılmasını, 29/08/2014 tarihli dilekçesiyle 14/04/2014 tarihinde haczedilen malların satılmasını, 09/10/2014 tarihli hacizde haciz yapılmasını, 22/04/2015 tarihli dilekçesiyle hacizli malların muhafaza altına alınmasını talep ettiği, 09/10/2014-22/04/2015 döneminde altı aylık zamanaşımı süresinin dolduğu, alacaklı vekilinin 04/08/2016 tarihinde araç, taşınmaz ve posta hesabına haciz konulmasını, 02/03/2017 tarihinde muhafaza, haciz ve satış talep edildiği, 04/08/2016-02/03/2017 döneminde zamanaşımı süresini kesen işlem yapılmadığından aylık aylık zamanaşımı süresinin dolduğu, alacaklı vekilinin 07/09/2017-06/07/2018 tarihlerinde haricen tahsilat bildiriminde bulunduğu ,bu iki tarih arasında da altı aylık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla, borçlu şirket yönünden zamanaşımı şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu anlaşılmıştır.

Belirtilen bu nedenlerle istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b-2 maddesi uyarınca borçlu şirketler yönünden esastan kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.

KARAR: Yukarıda açıklanan nedenler ve gerekçe ile A-1-Borçlu/kefil …………….. yönünden istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, B-1- Borçlu şirketler yönünden istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b-2 maddesi uyarınca esastan kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, 2- Borçlu şirketler yönünden şikâyetin kabulü ile İİK’nin 71/2 ve 33/a maddeleri uyarınca Antalya Genel İcra Müdürlüğünün …….Esas sayılı dosyasındaki icranın geri bırakılmasına, 3- Borçlu/kefil ……… yönünden şikâyetin reddine, 4- Şikâyet eden borçlu şirketler yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden istinaf karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 1.360,00 TL vekâlet ücretinin karşı taraf alacaklıdan alınarak şikâyet eden borçlu şirketlere verilmesine, 5- Karşı taraf alacaklı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden istinaf karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 1.360,00 TL vekâlet ücretinin şikâyet eden borçlu/kefil……..’tan alınarak karşı taraf alacaklıya verilmesine, 6- Şikâyet eden ……..lehine vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 7- Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL karar harcından peşin olarak alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile kalan 4,90 TL harcın şikâyet eden borçlu ……….. alınarak Hazineye irat kaydına, 8- Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin olarak alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile kalan 4,90 TL harcın başvuran …………’tan alınarak Hazineye irat kaydına, 9- Şikâyet edenler tarafından yatırılan gider avansından tebligat ve posta nedeniyle sarf edilen 76,00 TL’nin üçte ikisi olan 50,66 TL’nin karşı taraf alacaklıdan alınarak şikâyet eden şirketlere verilmesine, kalan yargılama giderleri ile harçların şikayeti ret edilen borçlu ………..üzerinde bırakılmasına, 10- Yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının yatıran tarafa iadesine, İİK’nin 364/1. maddesi uyarınca kesin olmak üzere 31/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.