İŞVERENLERİN HUKUKİ VE CEZAİ SORUMLULUĞUNU NASIL HAFİFLETELİM ?

İŞVERENLERİN HUKUKİ VE CEZAİ SORUMLULUĞUNU NASIL HAFİFLETELİM ?

Önemli iş kazaları ve/veya idari iş ve işlemlerdeki kusurlar sebebiyle, işverenlerin yargı önünde hesap verme-şüpheli ve/veya sanık pozisyonunda olma sorunları, pek çok işverenin kabusudur.

Patronların, çalışanlarını ve iş akışını yönetme konusunda, bilfiil işin içinde yer alması, tabiri caiz ise her çalışanının jandarması olması, hayatın olağan akışına aykırıdır. Ancak öte yandan iş ve işyeriyle ilgili yapılan-meydana gelen her olayın öncelikli sorumlusu da; “yasalar önünde işverendir”

Bu durumda işverenlerin bu yükünü hafifletecek düzenlemeler yapılabilir mi? İşverenler bir ölçüde rahatlatılabilir mi?

EVET, SORUMLULUK-YETKİ-GÖREV DAĞITIMI YOLUYLA bunu sağlamak mümkündür.

Bunun TÜRK TİCARET KANUNU’ndaki adı “YÖNETİM DEVRİ” VE “TİCARİ TEMSİLCİLİK VERİLMESİ“ dir.

ÖZELLİKLE ANONİM ŞİRKETLERDE YÖNETİM DEVRİ VE TİCARİ TEMSİLCİLİK NEDİR?

TTK na göre bir AŞ nin yönetimi ve temsili, yönetim kuruluna aittir. Yönetim kurulu seçilir ve arasında bir görev dağılımı yaparak görevine başlar. Yönetim ve temsil konusunda TTK da egemen maddeler mevcuttur. Bunlar;

Yönetim ve temsil başlıklı genel hüküm olan MADDE 365 / Yönetimin devri başlıklı MADDE 367 / Ticari mümessil ve vekiller başlıklı MADDE 368 / Temsil yetkisi başlıklı genel hüküm olan MADDE 370 / Kapsam ve sınırlar başlıklı MADDE 371 / Tescil ve ilan başlıklı MADDE 373 / Devredilemez görev ve yetkiler başlıklı MADDE 375 / Kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğu başlıklı madde 553

Şimdi bu maddelerden hareketle yönetim – temsil – sorumluluk – yükün hafifletilmesi gibi hususları özetleyelim;

1-YÖNETİMİN DEVRİ

Bildiğimiz üzere bir AŞ yi yönetme hakkı ve görevi kanun gereği_(Yönetim, devredilmediği takdirde)_ yönetim kurulunun tüm üyelerine aittir. Yani bir AŞ ni yönetim kurulu yönetir ve temsil eder.

Ancak Yönetim Kurullarınca YÖNETİMİN DEVRİ mümkündür. Bununla ilgili TTK madde 367 ye göre;

esas sözleşmeye konulacak bir hükümle / yönetim kurulunca düzenlenecek bir iç yönergeye göre / şirket yönetimi / kısmen veya tamamen / bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine / veya üçüncü kişiye devredilebilir.

Bunu yapabilecek organ, yönetim kuruludur. Yönetim kurulu, hazırlayacağı iç yönergeyle şirketin yönetimini düzenler; yönetim için gerekli olan görevleri tanımlar, yerlerini gösterir, özellikle kimin kime bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü olduğunu belirler. Ve ayrıca, şirketteki pay sahiplerini ve talep gelirse (korunmaya değer menfaatlerini ikna edici bir biçimde ortaya koyan) alacaklıları, bu iç yönerge hakkında, yazılı olarak bilgilendirir.

Bu maddede belirtilen, “yönetimin devri” aslında organ işlevinin devridir. Yönetim devri esas sözleşmeye dayandırılması gereken bir işlemdir. Yani yönetim devri esas sözleşmede hüküm varsa (veya olmamakla birlikte, bir esas sözleşme değişikliği ile ilave edilmişse) yapılabilir. Bu husus sağlandıktan sonra, yön.krl.tarafından hazırlanacak ve toplantıda kabul edilecek bir teşkilat yönetmeliği ile yani bir İÇ YÖNETMELİK ile yapılır. Yönetim devri ile yönetim kurulundan ayrı, yönetim kurulundan bağımsız yeni bir organ yaratılmaz, sadece şirketin işletme konusunun elde edilebilmesi için, gerekli tüm kararların alınması hakkının devri sözkonusudur. Yönetimi devretmek, ticari temsil yetkisi vermek demek değildir. Bunu da içinde barındırmaz. İkisi farklı kavramlardır. Eğer yönetimi devir yanı sıra, aynı kişiye, ayrıca bir de ticari temsil yetkisi verilmek isteniyorsa, bunun ayrıca ve açıkça başka işlemle (TTK madde 370 ve devamına göre) yapılması icap eder. Devir, yönetim kurulu organının işlevlerini devretmek demek olduğu için, önemli sonuçlar doğurur. Bunu TTK madde 553 ün ikinci fıkrası açıklar. Bu fıkraya göre, yönetim kurulu, yasanın 367. Maddesinde belirtilen ritüeli izleyerek doğru yol-yöntemle, görev ve yetkisini, başkasına devrederse ve de devir yaptıkları kişinin seçiminde kendilerinden beklenen makul özeni göstermişlerse, bu kişinin fiillerinden ve kararlarından mesul olmazlar. Bu sebeple yönetim devri işverenler için tercih edilebilecek bir yöntemdir. İlgili fıkra aynen şöyledir;

(2) Kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar.

Ancak yönetimin devrinde TTK madde 375, asla göz önünden kaçırılmamalıdır. Bu madde, AŞ yönetim kurulunun kesinlikle devredemeyeceği ve vazgeçemeyeceği görev ve yetkileri sıralar. Bunlar;

a) Şirketin üst düzeyde yönetimi ve bunlarla ilgili talimatların verilmesi (örneğin stratejik planlama yapmak, aile şirketinin kurumsallaşmasıyla alakalı şirket anayasası oluşturmak vb. gibi)

b) Şirket yönetim teşkilatının belirlenmesi_( ki yönetim devri yapılabilmesi için Yön.Krl. tarafından hazırlanması gerektiğini yukarıda belirtmiştik)_

c) Muhasebe, finans denetimi ve şirketin yönetiminin gerektirdiği ölçüde, finansal planlama için gerekli düzenin kurulması.

d) Müdürlerin ve aynı işleve sahip kişiler ile imza yetkisini haiz bulunanların atanmaları ve görevden alınmaları_( yönetim devri yapılsa ve/veya ticari temsilci atansa da bu kişileri atama ve görevden alma yön.krl. nun hakkıdır)_

e) Yönetimle görevli kişilerin, özellikle kanunlara, esas sözleşmeye, iç yönergelere ve yönetim kurulunun yazılı talimatlarına uygun hareket edip etmediklerinin üst gözetimi (Yukarıda TTK madde 553 ü anlatırken, yönetim devrinde yönetim kurulunun sorumluluğunun ortadan kalkması koşulunu anlatmış idik. Yön.Krl. nun sorumluluğun olmadığının ileride iddia edilebilmesi için kanunun aradığı diğerl koşul, atanan yönetici ve/veya temsilcinin sık ve periyodik aralıklarla denetiminin- gözetiminin yön.krl tarafından yapılması ve bunun yazılı karara bağlanmasıdır)

f) Pay, yönetim kurulu karar ve genel kurul toplantı ve müzakere defterlerinin tutulması, yıllık faaliyet raporunun ve kurumsal yönetim açıklamasının düzenlenmesi ve genel kurula sunulması, genel kurul toplantılarının hazırlanması ve genel kurul kararlarının yürütülmesi.

g) Borca batıklık durumunun varlığında mahkemeye bildirimde bulunulması.

h)Ve ayrıca Sermayenin kaybı, borca batık olma durumunda Çağrı ve bildirim yükümü

Yönetimin devrinde, bunların dışında kalan ve şirket ana sözleşmesine ve işletme konu ve amacına uygun olan tüm işler, atanan yöneticiye devredilebilir.

Devir için hazırlanacak örgüt yönetmeliği, üretim öncesini, üretimi, üretilenin pazarlanmasını, muhasebe yapısını, muhasebe biriminin işleyişini, varsa hukuk departmanının işleyişini, varsa hekim çalışmasının prensiplerini, bu birimlerin görevlerini ve örgütsel şemayı belirtmelidir. Ayrıca karar ve atama yetkilerini, işletmenin teknik, ticari ve hukuki yönetim esaslarını da içermelidir. Bu iç yönergenin ilanına gerek yoktur. (Ancak aynı kişi ticari temsilci olarak atanmadıkça) Ama iç yönerge yazılı olarak tüm pay sahiplerine tebliğ edilmelidir. Herhangi bir alacaklı bu iç yönergeyi görmek isterse o halde bunu görmekte haklılığı olup olmadığı, samimi olup olmadığı, şirket sırları vb. gibi durumlaın ifşasında sorun olup-olmayacağı gibi hususlar göz önünde bulundurulur ve talebi hakkında buna göre bir karar verilir.

2-TİCARİ TEMSİLCİ ATANMASI

A.Ş ler kendisine bir ticari temsilci de atayabilirler. Yani A.Ş. yönetim kurulunca TEMSİL YETKİSİ de devredilebilir. Bunu düzenleyen TTK madde 368 e göre yönetim kurulu, ticari temsilci ve/veya ticari vekil atayabilir. Bu maddeye göre şirket çalışanının ticari temsilci olması mümkündür.

Yukarıda da belirttiğimiz üzere, AŞ yi aslen ve kanunen yönetim kurulu temsil eder ve bunu yaparken; esas sözleşmede aksi öngörülmemiş ise veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa; temsil yetkisini çift imza ile kullanır

Yine aynı maddeye göre yönetim kurulu, temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebilir. Fakat en az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır.

Peki bu temsil yetkisinin, yani kanunen yönetim kurulunda olan, fakat yönetim kurulunca devredilebilecek olan temsil yetkisinin kapsamı nedir ? Sınırları nedir ? Bu husus TTK madde 371 de detaylı olarak anlatılmıştır. Buna göre temsile yetkili olanlar;

şirketin amacına ve işletme konusuna giren her tür işleri ve hukuki işlemleri, şirket adına yapabilir ve bunun için şirket unvanını kullanabilirler / üçüncü kişilerle, işletme konusu dışında işlem yapmaması gerekir ama buna rağmen yaparsa da, bunun sonuçlarından şirket mesul olur__, ancak üçüncü  kişinin, yapılan işlemin işletme  konusu dışında  bulunduğunu bildiği veya durumun gereğinden, bilebilecek durumda bulunduğu ispat edilirse, bu durumda temsilcinin haddini-yetkisini aşarak yaptığı iş, şirketi bağlamaz / yönetimce verilen temsil yetkisinin sınırlandırılması, iyiniyet sahibi üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmez / ancak, temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin işlerine özgülendiğine veya birlikte kullanılmasına ilişkin tescil ve ilan edilen sınırlamalar geçerlidir. Bu halde 3. Kişileri bağlar / temsile yetkili kişiler tarafından yapılan işlemin esas sözleşmeye veya genel kurul kararına aykırı olması, iyiniyet sahibi üçüncü kişilerin o işlemden dolayı şirkete başvurmalarına engel değildir / Temsile veya yönetime yetkili olanların, görevlerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden ve bu fiilin zararlarından şirket sorumludur / Ancak şirket bu sebeple gördüğü zarar için temsilciye rücu edebilir / bir Anonim Şirket tek pay sahipli ise ve bu pay sahibi ile şirket arasında bir temsilcilik sözleşmesi yapılıyorsa, sözleşmenin yapılması sırasında şirket bu tek pay sahibi tarafından temsil edilse de edilmese de, bu pay sahibi ile şirket arasındaki sözleşmenin geçerli olması sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır / Yönetim kurulu şirkete ticari temsilci atarken, şirketi temsile yetkili olmayan yönetim kurulu üyelerini veya şirkete hizmet akdi ile bağlı olanları, sınırlı yetkiye sahip ticari vekil veya diğer tacir yardımcıları olarak atayabilir / Bağımsız tacir yardımcıları temsilci olarak atanamaz, yani örneğin simsar-acente-komisyoncu gibi, bağımsız olarak kendi işyerinde ticari faaliyette bulunanlara iç yönerge ile temsilcilik yetkisi verilemez / Bu şekilde atanacak olanların görev ve yetkilerini belirlemek için, TTK daki “yönetim devri” maddesinde belirtilen şekilde bir iç yönerge hazırlar / İç yönergede atanacak olanların görev ve yetkileri genel olarak sıralanır, yönerge sadece genel prensipleri belirler yoksa iç yönerge ile temsilci ataması yapılamaz, yani iç yönergede atanacak kişi adı geçmez / İç yönergenin tescil ve ilanı zorunludur / iç yönerge hazırlandıktan sonra, yönetim kurulu tekrar toplanır, iç yönergeye uygun olarak bir temsilci atar, kararına bu kişinin kimlik bilgilerini ve şirketi nasıl-hangi konuda ne şekilde temsil edeceğini yazar / bunu takiben ( 15 gün içinde) bu yönetim kurulu kararı noterden onaylattırılır ve sonra da ticaret siciline tescil ve ilan edilmesi için sunulur. Bu kişilerin, şirkete ve üçüncü kişilere verecekleri her tür zarardan dolayı yönetim kurulu müteselsilen sorumludur.

Şirketin idaresi ve temsili için, Ticari temsilci atama yönetim kurulu kararı ile yapılabilir, bunun için esas sözleşmede buna dair bir hüküm bulunmasına ya da bir genel kurul kararı alınmasına gerek yoktur. Uygulamada sıkça izlenen yöntem, ticari temsilci olarak atanan kişiye bir noter vekaletiyle yetki verilmek şeklinde ise de, esasen buna da bir zorunluluk yoktur. Fakat ticari temsilcinin mutlaka sicilde tescili ve de ayrıca sicil gazetesinde ilanı zorunludur. AŞ lerde de sicile tescil ve ilanı yaptıracak olan organ, ticari temsilciyi belirleyen ve atayan yönetim kuruludur. Ve kararından itibaren 15 gün içinde bunu yapmalıdır. Tescil ve ilan için de, bir temsil belgesi hazırlanmalı, ticari temsilcinin yetkileri gösterilmelidir. Ticari temsilci bir gerçek kişi olmalıdır, ayırtım gücüne sahip olmalıdır. Bir ticari işletmeyi bizzat işleten kişi, bu işletme için ticari temsilci olamaz, çünkü buna hem “bir kişinin kendi kendinin temsilcisi olmaması gereği” kuralı engeldir, hem de bunun anlamı ve gereği yoktur. Ama, bir şirkette, şirketi temsil yetkisine-görevine sahip olmayan bir ortak, ticari temsilci yapılabilir. Çünkü şirket, ortaklarından bağımsız ayrı bir kişiliktir, bu sebeple, organ sıfatına sahip olmayan bir ortağın ticari temsilci olması, kendi kendinin temsilcisi olmak anlamına gelmez. Unutulmamalıdır ki yönetim kurulu ve genel kurul gibi organların şirketteki varlıkları esas sözleşmeye ve kanuna dayanır, ama dışarıdan atanan ticari temsilci bu organlar gibi kanuni bir temsilci değil, bu organların iradesiyle seçilen bir iradi temsilcidir. Sadece AŞ lerde, yönetim kurulu üyesinin ticari temsilci olması imkansızdır. Ama yukarıda da belirttiğimiz üzere murahhas nitelikte olmayan diğer yön.krl.üyeleri****veya müdürler ticari temsilci olabilirler. Tek kişilik bir AŞ de, bu tek ortak ticari temsilci olabilir.

Temsilci tarafından şirket adına yapılan bir işlemin, “ticari temsilci tarafından yapılmış kabul edilebilmesi” için;

1-belge altında ticari şirketin/ tacirin ticaret ünvanı olacak

2-temsilcinin ticari temsilci olduğuna dair ibare olacak

3-ticari temsilcinin şahsi imzası olacaktır.

İlk iki ibare için kaşe de kullanılabilir. Ancak imza elle atılmış ıslak imza olmak zorundadır.Ayrıca en kolayı, 3. Kişilere ibraz etmek amacıyla ticari temsilcinin, temsil ettiği şirketin, temsil yetkisi kapsamının belirtildiği bir imza sirküsü çıkartılmasıdır.

Bir ticari temsilci, işletmeyi yönetir, işletmeyi ticareten temsil eder, iyiniyetli 3.kişilere karşı, işletme sahibi adına kambiyo senedi düzenler, işletme amacına uygun her türlü işlemi yapar, ama açıkça bu konuda bir yetki verilmedikçe, temsil ettiği şirketin/tacirin gayrimenkullerini satamaz veya üzerinde rehin-ipotek vb. gibi ayni haklar tesis edemez.Temsil yetkisi istenirse bir şubenin işiyle sınırlanabilir, veya birden fazla kişinin birlikte imza atmaları şeklinde bir şarta bağlanabilir, ancak temsil yetkisine sınırlama getiriliyorsa bunun da sicilde tescil ve ilanı zorunludur. Ticari temsilci atayan şirket ve/veya tacir, bu kişiyle arasında, aynı zamanda hizmet-vekalet, ortaklık vb. gibi sözleşmeler de var ise, bunları saklı tutup, verdiği temsil yetkisini geri alabilir. Ancak geri alma iradesini net olarak açıklamak zorundadır ve eğer baştan verildi ise noter vekaletini de azil ile sonlandırmalıdır. Bir ticari temsilci; satım-eser-hizmet-taşınmaz kirası,sigorta-fikri mülkiyet hakkı-taşıma-(işletme amacıyla bağdaşıyorsa) bağışlama-kefalet-garanti-alacağın temliki-ibra-abonelik sözleşmeleri yapabilir- hizmet veya ödeme gibi ifayı kabul eder-makbuz-fatura düzenler-işletmenin finansmanını sağlama amacıyla bankalardan işletme kredisi alabilir. Ancak işletmenin esas sözleşmede belirtilen amacına aykırı işlemler yapamaz, işletme sahibinin özel yaşamıyla ilgili iş ve işlemler yapamaz, bizzat şirketin/tacirin yapabileceği (finansal tablolar altına imza atmak gibi bizzat şirket organı ya da tacir tarafından yapılması kanunen emredilen işleri) yapamaz-vasiyetname-miras sözleşmesi düzenlemek gibi işleri yapamaz- şirketin ortaklarını şahsi olarak borçlandıracak işlemler yapamaz, ticaret unvanını değiştirmek, işletme konusunu değiştirmek, esas sözleşmeyi değiştirmek,işletmeye gizli ortak almak,işletme/şirket merkezini değiştirmek, şirketin/tacirin iflasını istemek, konkordato teklifinde bulunmak, ticari işletmeyi rehnetmek gibi işlemler yapamaz. Ama işletmede bir müdürün istifasını kabul etmek, işletmenin bir şubesinin adresini değiştirmek gibi işlemleri (zaruri ise ve organların bilgisi varsa) yapabilir. Şirketin sermaye payıyla ilgili olarak ortaklardan talepte bulunamaz, ama önceden alınmış karar doğrultusunda sermaye payını ödemeyen ortaktan bunu isteyebilir ancak yine de ödemezse bu sebeple ortağı şirket ortaklığından çıkaramaz.

3-TİCARİ TEMSİLCİ ATANMASI VE YÖNETİMİN DEVRİNİN FARKLARI VE BENZERLİKLERİ

Temsilci, kendisini atayan şirketin talimatlarıyla hareket eder, ona bağlıdır. Onun denetimi ve gözetimi altında çalışır. Temsilde ticari temsilci atansa dahi bu temsilci ile birlikte  en az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır. Şirket , atadığı temsilcinin yaptığı işlerden dolayı sorumludur.

Yönetim devrinde, yönetim yetkileri devredilen kişiye, ticari temsilde yetkilendirilen kişiye nazaran daha fazla sorumluluk yüklenmektedir. Bu sebeplerle yönetim devri işverenleri kuşkusuz daha güvende tutan bir yönetim şeklidir.

Yönetimin devrinde sicilde tescil ve ilan gerekli değildir. Çünkü yönetimin devri iç ilişkide önemlidir. Ama ticari temsilci atamada zorunludur. Çünkü temsil dış ilişki için önemlidir. Yönetimin devrinde bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya herhangi bir üçüncü kişiye yönetim devri yapılabilecekken, temsil yetkisi verilmesinde; sadece temsile yetkili olmayan yönetim kurulu üyeleri arasından bir veya birkaçına veya şirkete hizmet akdi ile bağlı olanlara temsil yetkisi verilebilir.

Eğer hukuki ve cezai tüm sorumlulukların yüklenmesi, yönetim kurulu görev ve yetkilerinin hafifletilmesi, daha kurumsal-verimli çalışılması hedefleniyorsa ve kararların tek elden uygulanması gerekli görülüyorsa, seçilen kişiye hem yönetim devri hem ticari temsilcilik görevleri yüklenmesinde yarar vardır.

4-İZLENECEK YOL-YÖNTEM

Yönetim devri de yapılsa, ticari temsilci de atansa, her halukarda TTK madde 367 ve madde 371/7 gereğince bir iç yönerge hazırlanması gerekmektedir.

Ancak her ne kadar ticari temsilci atamada gerekli olmasa da (zira ticari temsilci atama zaten yk nın devredilemez-vazgeçilemez görevi olarak kanunda sayılmıştır) yönetim devri için esas sözleşmede buna imkan veren bir hüküm olmalıdır. Esas sözleşmede buna imkan veren bir düzenleme olmadığını farzederek yapılacak işleri sıralamak gerekirse ;

1-(Yönetim devri yapılacaksa) Esas sözleşmeye.

TTK ilgili maddeleri gereğince TTK madde 375 deki görev ve yetkiler hariç olmak üzere, yönetim devri yapılabilmesi ve / veya ticari temsil yetkisi verilebilmesi mümkün olup, bununla ilgili iç yönerge hazırlama, yasada sayılanlardan olacak şekilde sınırlı yetkilendirilecek kişiyi tayin etme, yetki sınır ve konularını belirleme, ilgili kişiyi belirleme ve atama ve TTK nın gerektirdiği tescil-ilan-pay sahiplerine bilgi verme-haklı ve samimi sebeple başvuran alacaklıları bilgilendirme vb. gibi işlemleri yapmaya yönetim kurulu yetkilidir” şeklinde bir hüküm eklenmelidir. Ardından esas sözleşme değişikliği sicilde tescil ve ilan ettirilmelidir.

Sadece ticari temsilcilik verilecekse böyle bir ritüele gerek olmadığını yukarıda açıklamıştım.

2-Bundan sonra yönetim kurulu yukarıda esaslarını belirttiğim şekilde bir İÇ YÖNERGE hazırlamalı, yönetim kurulu toplantısında bunu karara bağlamalıdır. Ve bu yönergeyi pay sahiplerine bildirmelidir.

3-Yönetim Kurulu kararıyla belirlenen İÇ YÖNERGE de sicilde tescil ve ilan ettirilmelidir. (Zira ticari temsilcilik için bu şarttır)

4-Ardından yönetim kurulu bu iç yönergeye göre tayin edeceği yönetici ve/veya ticari temsilciyi belirlemeli ve bunu kişinin kimlik bilgileriyle birlikte kararına yazmalı ve bunu takiben ( 15 gün içinde) bu yönetim kurulu kararını noterden onaylattırmalı ve sonra da ticaret siciline tescil ve ilan ettirmelidir.

Böylece işlemler tamamlanmış olur.

5-İŞVERENİN HUKUKİ VE CEZAİ YÜKÜ NASIL HAFİFLER ?

Yukarıda da açıkladığım üzere; YÖNETİMİN DEVRİ, yönetim kurulu organının işlevlerini devretmek demek olduğu için, önemli sonuçlar doğurur. Bunu TTK madde 553 ün ikinci fıkrası açıklar. Bu fıkraya göre, yönetim kurulu, yasanın 367. Maddesinde belirtilen ritüeli izleyerek doğru yol-yöntemle, görev ve yetkisini, başkasına devrederse ve de devir yaptıkları kişinin seçiminde kendilerinden beklenen makul özeni göstermişlerse, bu kişinin fiillerinden ve kararlarından mesul olmazlar. Bu sebeple yönetim devri işverenler için tercih edilebilecek bir yöntemdir. İlgili fıkra aynen şöyledir;

(2) Kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar.

Yönetim yetkisinin devri halinde, cezai sorumluğun da devralan kişiye ait olması mümkündür. Yalnız, ceza hukukunda esas olan maddi gerçek olduğu için, usulüne uygun bir yetki devrinin yanında, fiili durumun da buna uygun olması gerekmektedir. Örneğin, işletmenin bir bölümü için yetkili ve sorumlu atanmasının kağıt üzerinde kalmaması, fiilen de tüm karar ve sorumluluğun bu kişiye ait olması, bu kişinin kararlarının uygulanıyor olması gerekmektedir. Bu şartlarda bu kişinin sorumlu olduğu bölümde bir iş kazası meydana gelmiş ise, bunun sorumluluğunu, yetkilendirilen kişi taşıyacaktır.

Av.Aysun NALBANT