Karşı tarafla yapılan sözleşme gereğince alacaklı olunan durumda; borçlunun borcunu geç ödemesi veya ödemeyi bir kerede değil, parça parça yapması durumunda , alacaklı nasıl davranmalı?
Geç ödemekten kaynaklı faiz ya da başkaca bir talepte bulunabilmek için nasıl bir beyanda bulunmalı?
Günlük hayatta üzerinde çok durmadığımız bu konular, alacaklı bakımından nasıl sıkıntılar yaratabilir ? Üstelik madalyonun diğer yüzünde bu beyanın ödeme yapan borçlu bakımından da ayrı önemi vardır. Bunun için ne yapılabilir?
Borçlunun sözleşmeden doğan borcunu geç ödemesi veya parça parça ödemesi durumunda, alacaklı tarafın ileride faiz vb gibi taleplerde bulunabilmesi için, borcun kendisine ödenmesi anından önce ya da en geç ödeme anında (geç ödemeyi tahsil ederken ya da parçalı ödemenin ilkini tahsil ederken) “faiz ve benzeri taleplerle ilgili haklarını saklı tuttuğunu” beyan etmesi gereklidir. Hukuki ifade ile ihtiraz-i kayıt beyanında bulunduğunu karşı tarafa ulaştırması gereklidir. Nam-ı diğer “yasal haklarını saklı tuttuğunu " belirtmelidir. Tahsilatını bu gerekliliği yerine getirdikten sonra yapmalıdır.
Bunun nasıl ve ne zaman yapılacağı önemlidir.
Yargıtay’ın kararlarına göre, bu beyanın karşı tarafın “bizzat kendisine” ulaşması gerekmektedir. Esasen beyanı sözlü olarak ifade etmek yeterli ise de, ileride ispat sıkıntısı yaşanmaması bakımından, karşı tarafa ulaşacak ihtiraz-i kayıt beyanının yazılı olmasında fayda vardır.
Ve dikkat edilmesi gerekli başka bir husus ise; sözleşmeye konu borç ödemesinin “alacaklıya veya temsilcisine yapılmış olması” gereğidir. Yani alacaklı direkt kendisine ya da vekiline yapılmamış bir ödeme için elbette ihtiraz-i kayıt beyanında bulunamayacaktır.
İhtirazi kayıt beyanı bazı durumlarda borçlular için de geçerlidir !
Aslında borçlu olmadığına inançlı olarak ödeme yapan/yapmak durumunda kalan borçlunun (özellikle kamu tarafından yapılan işlemlere karşı ) , ileride ödediğini geri alabilmesi için aynı enstrümanı kullanması gereklidir. İhtiraz-i kayıt beyanında bulunmadan yapılan ödemeyi, daha sonra dava yolu ile geri alabilmek için bu beyan önemlidir. Yine burada da ileride ispat sıkıntısı yaşanmaması bakımından, karşı tarafa ulaşacak ihtiraz-i kayıt beyanının yazılı olmasında fayda bulunmaktadır.
Uygulamada sık sık görüldüğü üzere, borcunu (daha sonra geri isteyebilmek üzere ) ödeyenler “yasal haklarını saklı tutma beyanını banka dekontuna yazdırarak” çözmeye çalışmaktadırlar. Bu çözüm hukuken uygun değildir. Hak kaybına uğramamak için, yasal hakların saklı tutulduğuna dair beyanın, karşı tarafa e-posta, mektup, noter ihtarı, faks gibi yollarla ulaştırılması ve ardından ödeme yapılması gerekmektedir.
Peki bu beyanda bulunmamanın sonuçları nelerdir?
İhtirazi-i kayıt beyanında bulunulmadığı veya beyan usulüne uygun olarak karşı tarafa ulaştırılmadığı taktirde, alacaklı için borçludan alacak kalemi dışındaki faiz ve benzeri taleplerde bulunulması mümkün olmayacaktır. Yine borcunun olmadığını düşünen borçlu için de daha sonra geri talep hakkı sıkıntıya girecektir. Özellikle ticari şirketlerin basiretli davranmak zorunluluğu olduğu için, ihtiraz-i kayıt beyanı, mahkemelerce şirketlerin taraf olduğu davalarında aranmaktadır.
AV.FATMA KARATAŞLI