BANKA – GENEL KREDİ SÖZLEŞMESİ VE KEFİLLİK

BANKA – GENEL KREDİ SÖZLEŞMESİ VE KEFİLLİK

BANKA – GENEL KREDİ SÖZLEŞMESİ VE KEFİLLİK ….

İZMİR

.. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/

KARAR NO : 2018/

DAVACI : …………. BANKASI T.A.O.

VEKİLLERİ : ………………………

DAVALI :…………………….

VEKİLLERİ :………………..

DAVALI : ……………………………… VEKİLİ : ……………………………… DAVA : İtirazın İptali DAVA TARİHİ : 25/11/2016 KARAR TARİHİ : 02/11/2018 KARARIN YAZILMA TARİHİ : 05/11/2018 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle ; dava dışı X ile Banka arasında Kredi Genel Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin davalı- borçlular tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzalandığını, dava dışı- borçlunun kendisine tanınan süre içerisinde ödemelerini yapmaması nedeniyle hesabın Ankara 24.Noterliği’nin 08.11.2010 tarih ve 37638 yevmiyeli ihtarnamesi ile kat edildiğini, ihtara rağmen ödeme olmaması nedeni ile borçlular hakkında İzmir İcra Müdürlüğü’nün 2011-…. esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, ancak davalıların haksız yere takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptalini, takibin devamını ve %40 dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Y vekili cevap dilekçesinde özetle ; 650.000.00.-TL bedelli bir kefaleti olmadığını, 2005 yılında bir kredi sözleşmesi imzaladığı, 20.000.00.-TL kefaleti olduğunu, bu kredinin de kapandığını, Bankanın kötüniyetli olarak kefalet limitin doldurduğunu, 07.05.2006 olan kredi tanzim tarihinde pazar günü olması nedeni ile Bankanın kapalı olduğunu, faize faiz işletildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Z vekili cevap dilekçesinde özetle ; kredi sözleşmelerinin davacı tarafından sonradan limit yazılmak sureti ile doldurulduğunu, 148149 ve 1460 numaralı sözleşmeleri boş olarak imzaladığını, Bankanın kötüniyetli olarak kefalet limitin doldurduğunu, 07.05.2006 olan kredi tanzim talihinde pazar günü olması nedeni ile Bakanın kapalı olduğunu, 650.000.00.- TL bedelli bir kefaleti olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava; genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkememiz 2011/….. esas ve 2014/…… karar sayılı ilamı ile, davanın reddine karar verdiği, hükmün davalı taraf vekillerince süresi içinde temyiz edilmesi üzerine kararın Yargıtay …. Hukuk Dairesinin ……… tarih, 2016/…… esas ve 2016/……. karar sayılı ilamıyla bozularak geldiği anlaşılmakla, mahkememiz bozmaya uyarak yargılamaya devam etmiştir. İzmir ……. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/……. esas ve 2016/….. karar sayılı dosyasının kesinleşmiş gerekçeli kararının celp edildiği, yapılan incelemesinde; Sanık ………….. ‘a özel belgede sahtecilik suçundan 5 yıl hükmün açıklanması geri bırakılması nedeniyle denetimlik serbestlik karar verildiği ve hükmün 01/03/2016 tarihinde kesinleşmiştir. Bozma doğrultusunda mahkememizce bankacılık konusunda uzman bilirkişi heyetinden, tarafların bilirkişi raporuna itirazları da gözetilerek ayrıca İzmir ……….. Ağır Ceza Mahkemesi’nde aldırılan bilirkişi raporu da irdelenmek suretiyle rapor alınmasına karar verildiği, alınan heyet raporunda özetle; davalıların imzalarının bulunduğu kredi sözleşmelerinin imza anında kredi limit ve kefalet limiti sayfalarının boş olarak imzalandığı, bu şekliyle imza tarihinde mer’i olan 828 BK gereğince kefalet sözleşmesinin geçerli olması için gerekli şekli koşulları taşımadığı, bu noksanlığın kefalet sözleşmesinin sıhhat şartı olması dolayısıyla geçerli olmadığı, bunun dışında bulunan sözleşmelerde ise davalıların imzalarının bulunmadığı, icra takibine dayanak tutulan kredi sözleşmelerindeki bu önemli noksanlık nedeniyle her iki davalı yönünden de davacı bankaya karşı sorumluluklarının bulunmadığı tespit edilmiştir. Bilirkişi heyet raporu denetime açık, karar vermeye yeterli ve elverişli mahiyettedir. Davacı banka görevlisi hakkında dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlamasıyla İzmir …. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan kamu davasının yargılama sonucunda, davacı banka görevlisinin dolandırıcılık suçundan beraatine, özel belgede sahtecilik suçundan ise mahkumiyetine ve mahkumiyetle ilgili hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve hükmün 01/03/2016 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Alınan bilirkişi heyeti raporu ve tüm dosya kapsamı ile davaya konu edilen sözleşmelerden 07/05/2006 tarihli 650.000,00 TL limitli sözleşmede kefillerin imzalarının bulunduğu bölümde kefalet limiti bölümlerinin boş kaldığı, boş olarak imzalatılan bu kredi sözleşmesinin limit bölümlerinin bilahare banka tarafından 650.000,00 TL şeklinde doldurulduğu yargı kararları ile sabit olduğundan, her iki davalı kefil yönünden kefalet imzasının geçerlik şartının bulunmadığı, bu durumda dava konusu edilen alacağın tahsili için yapılan icra takibinde her iki davalı yönünden borçlarının bulunmadığı sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. Borçlu lehine tazminata hükmedebilmek için alacaklının takibinin haksız olması yeterli değildir, davacı alacaklının takibe geçmede ve itirazın iptali davasını açıp yürütmekte kötüniyetli olduğunun kanıtlanması gerekir. Alacaklının kötüniyetli sayılabilmesi için haksız olduğunu bildiği yada bilmesi gerektiği halde icra takibine girişmiş olmalıdır. Alacaklının kötüniyetli olduğu konusunda ispat yükü davalı borçludadır. Davalı borçlu, takip konusu alacağın aslında hiç doğmadığını veya sona erdiğini alacaklının bildiği halde takibe geçtiğini ispatlarsa alacaklı aleyhine tazminata hükmedilir. Somut olayda; davalı Z’ın dava dışı X’in kullanmış olduğu 2005 tarihli krediye kefil olduğu, aynı şekilde diğer davalı Y’nın da 07/05/2006 tarihli kredi sözleşmesine kefil olduğu, her ne kadar, davaya dayanak icra takibine konu kredi sözleşmesinde davalıların kefaleti geçersiz ise de; davalıların, dava dışı kredi borçlusu X’in kullanmış olduğu kredilerde davacı bankada kefaletlerinin bulunduğu, bu hali ile davacı bankanın davalılar hakkında icra takibi yapmasının kötüniyetli sayılamayacağı sonuç ve kanaatine ulaşıldığından davalıların kötüniyet tazminatı taleplerinin reddi cihetine gidilmiştir. HÜKÜM: 1-Açılan davanın reddine, 2-Davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine, 3-Alınması gerekli …… TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan ………. nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 5-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Kararın kesinleşmesinden sonra kalan avansın davacı tarafa ödenmesine, Dair; davacı vekili ve davalı Y vekili ve davalı Z vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararının taraf vekillerine tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay - temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.